ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > MHP Adana Milletvekili Yılmaz TANKUT'un, 498 sıra sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu tasarısının 1.maddesi hakkındaki konuşması.
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Görüşülmekte olan 498 sıra sayılı kanun tasarısının 1.maddesi ile ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum bu vesile ile hepinizi saygı ile selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar vermiş olduğumuz bu önerge ile bu maddeden “hayvan ıslahı” ifadesinin hiçbir anlam ifade etmediğini düşündüğümüz için çıkarılmasını teklif etmekteyiz.

Çünkü zaten 2007 yılında pek çok bölümü yenilenmiş bir Hayvan Islahı Kanunu vardır ve böyle bir ifadeye de gerek yoktur.

Esasen hangi kanun teklif ve tasarısı getirilirse getirilsin, bize göre yönetim anlayışı değişmediği müddetçe büyük emek ve mesailerle çıkarılan bu ve benzer kanunların hiç birisi Aziz Milletimiz sıkıntılarını giderebilme adına pek de bir mana ifade etmemektedir.

Çünkü 8 yıldan beri tek başına ülkemizin ve insanımızın mevcudiyetine hükmetmeye çalışarak iktidarda bulunan AKP zihniyetinin, temelinde bulunan; insanlarımızı oyalama, aldatma ve sadece kendi siyasi saltanatını devam ettirme anlayışı değişmediği için, bugün meclisimizden çıkarılmaya çalışılan bu tasarının da bize göre bir anlamı olmayacaktır.

Sayın Milletvekilleri,
Bugün özellikle son 5–6 yıldan beri uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık politikaları ne yazık ki, köy hayatını, köylülüğü ve dolayısı ile çiftçilik ve hayvancılığı bitirmiştir.

Oysa Köylülük; bir hayat tarzıdır ve toplumumuzun milli ve manevi dokusunun hem hal olduğu ve asla vazgeçemeyeceğimiz çok önemli ve kuvvetli ekonomik ve sosyal bir gerçeğimizdir.

Aynı zamanda, kültürdür, emektir, yardımlaşmadır, tükettiğini kendisi üretmektir.

Köy demek müzik demektir, folklor demektir, el sanatı demektir.

Ancak maalesef Türkiye’nin yarım asırdan beri ve özelikle de son 7 yıldır, karşılıksız ve iflah olmaz bir Avrupalı olma sevdası yüzünden köy hayatımız ve ona bağlı olarak hayvan varlığımız ve gıda üretimimiz sistematik bir şekilde kademe kademe yok edilmektedir.

İşte bu anlayışın neticesinde de köylülük bitirilmiş ve artık yeni halk oyunlarımız oynanmaz, yeni türkülerimiz söylenmez, yeni kilimler, yeni halılar dokunmaz olmuştur.

Çünkü bütün bunları, çok değil daha 7–8 yıl öncesine kadar üreten, yetiştiren, geliştiren, söyleyen ve ilmek ilmek dokuyan milletin efendisi olan köylümüz bugün adeta köle ve dilenci durumuna düşürülmüştür.

Bugün AKP İktidarı Avrupa Birliği Maskesi altında; bir taraftan bölücü hainleri Habur’da kahramanlar gibi karşılatırken, diğer taraftan üretmeden tüketen, tüketerek borçlanan ve borçlarını da ne var ne yok satarak ödemeye çalışan vahim bir Türkiye tablosuna Aziz Milletimizi ve onun efendisi olan köylümüzü mahkûm etmiştir.

Dolayısı ile bu onulmaz AB sevdası uğruna köyler boşaltılarak üretime darbe vurulmuş, hayvan varlığımız çok önemli ölçüde azaltılarak zengin bir kültür ve yaşam biçimi yok edilmiştir.

Evet değerli arkadaşlar bugün yıllardan beri uygulanan ve içi boş sloganlarla geçiştirilen popülist, yanlış ve vizyonsuz tarım politikaları yüzünden nüfusumuz iki kat artarken Hayvan varlığımız yarı yarıya azalmıştır.

Türkiye, Avrupa’yı besleyecek tarımsal potansiyele sahip bir ülke iken bugün Avrupa ve diğer ülkelerden et ithal etme durumuna gelmiştir.

Değerli Arkadaşlar bakınız 1980’de, Türkiye’nin nüfusu yaklaşık 45 milyon iken, hayvan varlığı 83 milyon 557 bin baş idi.

2009’da nüfus 72 milyon 561 bin olmuş, hayvan varlığı 41 milyon 512 bin başa inmiştir.

Yani nüfus iki katına yaklaşırken, hayvan sayısı %50 azalırsa, tabi ki, et 30 lira olacak ve Türkiye et ithal etmek zorunda kalacaktır.

Sayın Milletvekilleri, Gerçekler böyle iken, bugün Hayvancılığımızı geliştirecek köklü çözümler üretmek yerine, popülist bir yaklaşımla en üst düzeyde et ithalatının yeniden gündeme getirilmesi ve ithalata başlanması tek kelimeyle hayvancılığımıza vurulan büyük bir darbedir.
AKP iktidarının bu anlayışı hem köylülerimizi, hem besicilerimizi, hem Türk Veteriner Hekimlerini, hem de Tarım Camiasının diğer mensuplarını büyük bir endişeye sevk ederek hayal kırıklığına uğratmıştır.
Çünkü bu film daha önce görülmüştür ve bu bir kısır döngüdür.
1991 yılında 60 milyonun üzerinde olan küçükbaş hayvan (Koyun+Keçi) sayısı 2009 yılında 30 milyonun altına düşmüştür.
Dolayısıyla mevcut et fiyatlarını, spekülatif fiyat artışı olarak değerlendirmek kadar yanlış bir yaklaşım olamaz.
Serbest piyasa ekonomisi şartlarında tüm emtia ve gıda fiyatları arz-talep dengesi içerisinde oluşmaktadır.
Muhafaza ve stok şartlarının zorluğu nedeniyle, fiyatı üzerinde spekülasyon yapılabilecek en son ürün ettir.
Etin kaynağı olan besisini almış canlı hayvanı spekülatif amaçla bekletmek her türlü bilimsel yaklaşıma ters olduğu gibi ekonomik de değildir.
Ayrıca etin spekülatif amaçla bekletilmesi için yeterli depolama imkanları da bulunmamaktadır.
Bu gün fiyatlar yüksek bulunuyorsa tek bir nedeni vardır.
Özellikle başta küçükbaş hayvan olmak üzere arz eksikliğidir ve bunun sebebi de; uygulanan yanlış hayvancılık politikalarıdır.
Piyasada arz darlığı nedeniyle besilik materyal fiyatları yükselmiştir.
Buna bağlı olarak karkas et maliyetleri de yükselmektedir.
Üretici ve besici hiçbir zaman aşırı bir kazanç sağlamamaktadır.
Bunun yanında Et ve Balık Kurumu, bugünkü yapısı ve uygulama politikası ile piyasadaki fiyat dengesini sağlama görevini yerine getirememektedir.

Sonuç olarak;
— Et ithalatı hayvancılığımızın gelişmesine telafisi mümkün olmayan zararlar verecektir.
— İthal et, halk sağlığımız ve hayvan sağlığımız açısından önemli riskler ortaya koyacaktır.
— Et ithalatının halk sağlığı, hayvan sağlığı ve hayvancılığımız açısından ortaya koyduğu bu riskler nedeniyle biz MHP olarak AKP Hükümetinin bu politikasına sonuna kadar karşı olacağımızı buradan bir kez daha hatırlatıyoruz.
Ve Hükümetin bu yanlış ve tehlikeli uygulamadan biran önce vazgeçerek, hayvancılığımızı siyasi mülahazalardan uzak bir devlet politikası şeklinde ele alarak kalkındırması lazım geldiğini belirterek hepinize saygılar sunuyorum.

,